İYİ Parti Pendik Belediye Başkan Adayı olarak 31 Mart 2024 tarihinde yapılan seçimlere giren Süleyman Turan, sosyal medya hesapları üzerinden bir değerlendirmede bulundu. Yerel seçim sürecini değerlendiren Turan, partisinin olağünüstü kurultayı öncesi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e destek verdi.
31 Mart yerel seçimlerinin ardından, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in aday olmayacağını açıkladığı 27 Nisan’da yapılacak olağünüstü kurultay öncesi açıklamalar peş peşe geliyor.
Partinin üç önemli ismi; Grup Başkanı Koray Aydın, Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın adaylıklarını açıkladı. Kurucular Kurulu üyesi Günay Kodaz ise tek kadın aday.
Bu gelişmelerin ışığında İYİ Parti’de 5 yıl Pendik ilçe başkanlığı yapmış bir isim olan ve son yerel seçimde İYİ Parti Pendik Belediye Başkan Adayı olan Süleyman Turan, sürece dair şu açıklama metnini paylaştı:
“İyi Parti’nin son iki yılda, mevcut sistemden ve Akp iktidarından kurtulma reçetesi olarak gördüğü, ‘KAZANACAK ADAY’ söylemi, yerel seçimlerde iki büyükşehir adayının rakiplerine karşı ciddi bir OY’la kazanması, bu söylemimizde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koyan bir sonuçtur. Bu tespitin mimarı Sn. Genel Başkanımız Meral Akşener’e bir teşekkür ve karşı olanların da özür borcu olduğunu düşünüyorum.
Bizler ‘memleket elden gidiyor’ derken, bir 5 yıl daha bu iktidar ve sistemine mahkum kalmayalım diye, milletin sesini duyurmaya çalıştık.
Şahsi menfaatlerini, milletin menfaatinin önüne koyanlar, 6’lı masayı güvensiz hale getirenlerdir.
Birazda özeleştiri yaparsak.!
Yerel seçimlerde, ‘genel seçimde aday olmalılar’ diye savunduğumuz ve her yerde dillendirdiğimiz bu iki büyükşehir adayına karşı bizler, maalesef onları eleştirerek ve hatta bazen dozajını arttırarak yanlış bir strateji uyguladık.
Kendimiz ‘daha İYİ nasıl yaparız?’ söyleminden uzaklaşıp, yol yürüdüğümüz arkadaşlarla karşı karşıya geldik.
Hatta birbirimize düştük. Günün sonunda asıl mücadelemizden maalesef uzaklaşıp, birbirimizi incitmeye başladık. Bu süreçten sonra bu işin bedelini Sayın Genel Başkanımız ödemek zorunda kaldı.
Şahsi görüşüm olarak, Genel Başkanımızı bu sürece sokan ve Partimizin üst karar alma yetkisinde bulunan, bu sürece vesile olan, karar da imzası olan tüm arkadaşlarımızın da bulunduğu makamlarından (Başkanlık Divanı-GİK-MDK ) İSTİFA etmesidir.
Bu bedelin, sadece Genel Başkanımıza ödetilmesi kabul edilemez bir durumdur.”