Dini gün ve bayramlara gösterdiği yüksek hassasiyetle dikkat çeken Pendik Müftüsü Hüseyin Baş, Kadir Gecesi’ne dair bir mesaj yayınladı.
Göreve geldiği günden bugüne, Pendikliler’in dini hassasiyetlerini üst düzeyde tutmaya çalışan Baş, dini gün ve bayramlar vesilesiyle yayınladığı mesajlarda önemli konuları ele alıyor.
Pendikli TV olarak kendisini yakından takip ettiğimizi bilen Baş, Kadir Gecesi mesajında, ibadetin önemini ifade eden cümlelere yer verdi.
İşte o mesajda yazanlar:
“Rahmet, bereket ve arınma mevsimi olan Ramazan-ı Şerif’in son günlerini idrak ederken bir Kadir Gecesine daha kavuşacak olmanın heyecanını yaşıyoruz.
Şüphesiz Kadir gecesini diğer bütün zamanlardan üstün kılan en önemli özellik, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran bir hidayet rehberi olan, onlara insani değerleri öğreterek yeryüzünde adaletli bir şekilde nasıl yaşanacağını gösteren Kur’an-ı Kerim’in bu gecede inmeye başlamasıdır.
Kaynaklarımızdan istifade ederek kısaca bu mübarek geceyi tanımaya çalışalım: Sözlükte kadir (kadr) kelimesi “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir. Dinî literatürde ise “leyletü’l-Kadr” şeklinde Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır. Aynı adı taşıyan 97. sûre bu gecenin fazileti hakkında nâzil olmuştur. Sûrede Kur’an-ı Kerim’in Kadir gecesinde indirildiği ve sözü edilen gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilir. Müfessirler hayırlı olanın bu gecede yapılan amel olduğunu, bin ayın ise içinde Kadir gecesinin bulunmadığı bir süreyi ifade ettiğini belirtirler (Taberî, XV, 339).
Allah’ın insanlara peygamberler vasıtasıyla son hitabı ve nihaî mesajı olan Kur’an-ı Kerim’i indirmesi insanlığın hidayetinde bir dönüm noktası teşkil ettiği için bu olayın gerçekleştiği gece özel bir anlam taşır. Kadir gecesinin önemine işaret eden bir hadis-i şerifte, önceki ümmetlerin uzun ömürlü olmaları sebebiyle fazla sevap kazanma imkânına sahip bulunmalarına karşılık müslümanlara Kadir gecesinin verildiği belirtilir (el-Muvaṭṭaʾ, “İʿtikâf”, 6). Kadr sûresinde bildirildiğine göre bu gecede Allah’ın izniyle melekler ve Cebrâil yeryüzüne iner ve gece boyunca yeryüzüne barış ve esenlik hâkim olur.
Kadr sûresinde verilen bilgiler, Kur’an-ı Kerim’in ramazan ayında ve bütün hikmetli işlerin kararlaştırıldığı mübarek bir gecede indirildiğine dair âyetlerle birlikte ele alındığında Kadir gecesinin ramazan ayı içinde bulunduğu sonucu ortaya çıkar. Bu gecenin daha çok ramazanın son on veya yedi günündeki tekli gecelerde aranması gerektiğine dair hadis-i şerifler gecenin tesbitiyle ilgili bazı ipuçları vermektedir. Bu hususta sahâbeden gelen rivayetlerde en çok ramazanın 27. gecesi öne çıkıyorsa da bu rivayetler ihtilâflı olduğundan kesinlik ifade etmemektedir. Bazı nakillerde Hz. Peygamber’in Kadir gecesinin vaktini haber vermeye teşebbüs ettiği, ancak o sırada bir konuda anlaşmazlığa düşen iki sahâbînin Resûlullah’a başvurması üzerine buna fırsat bulamadığı, daha sonra da konunun zihninden silindiği bildirilir (Buhârî, “Fażlü leyleti’l-Ḳadr”, 4 )
Kadir gecesinin kesin olarak belirlenmemesinin hikmeti üzerinde duran âlimler, bu durumun gecenin feyzinden istifade etmek için daha uygun olduğunu söylemişlerdir. Zira Kadir gecesinin bildirilmesi halinde müslümanlar sadece o geceyi ihya etmekle yetinebilirlerdi. Halbuki kısmî belirsizlik sayesinde müminlerin Kadir gecesi ümidiyle bütün ramazan gecelerini ibadet şuuru içerisinde geçirmeleri söz konusudur. Ayrıca Kadir gecesinin bildirilmemesi yoluyla müslümanların bilerek ona saygısızlık göstermeleri veya tâzimde aşırıya kaçmaları önlenmiş olur (Zemahşerî, IV, 273; Fahreddin er-Râzî, XXXII, 28-29).
Buhârî’de geçen bir hadis-i şerifte, inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği müjdelenmiştir. Ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp i‘tikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesini de uyanık tutardı. Resûl-i Ekrem’in Kadir gecesinde, “Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet!” şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği Tirmizî’de geçen geçen bir hadis-i şerifte belirtilir. (Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Kadir Gecesi Maddesi)
Bazı alimler kadir gecesinde bu duanın tekrarlanmasının sebebinin affın üç şekilde tecelli etmesinden olduğunu ifade etmişlerdir:
1-Bedenimizin affı ki bunun manası her türlü hastalıktan şifa bulmaktır.
2-Dînî konulardaki affın manası ise, hayırda, ibadette ve her türlü ahiret işinde muvaffak olmaktır.
3-Son tecellî de, Rabbimizin bizi affederek günahlarımızı silmesi ve ceza vermemesidir. Diğer taraftan affın sözlük anlamına baktığımızda, bir şeyin artması ve çok olması manasına gelir ki, Rabbimizin bize istediklerimizi ve istediklerimizin daha üzerinde olan şeyleri vermesini ifade eder.
Kur’an-ı Kerim’in indiği bu gece vesilesiyle onun sadece sevap kazanmak için okunmaması gerektiğini, bunun yanında ayet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden anlaşılan diğer hususları da niyetimize alarak okumamızın bize bir çok şey katacağını ifade etmemiz gerekir. Bu hususları şöyle sıralayabiliriz:
1-Hidayet niyeti, 2-Rabbimizin rahmetini talep etme, 3-Rabbimize münâcâtta bulunma, 4-Hem maddi hem de manevi hastalıklarımıza şifa bulmak, 5-İlim öğrenme niyeti, 6-Amel etme niyeti, 7-Öğüt alma niyeti, 8-İnsanları Rabbimizin yoluna davet etmek için, 9-Manevi derecemizin yükselmesi için, 10-Rabbimizden Kur’an-ı Kerim’in şefaatini istemek için, 11-Meleklerle beraber olma niyeti, 12-Huzur bulma niyeti, 13-Bereket niyeti, 14-Kalplerimizin yumuşaması niyetiyle okumak.
Belirtilen hususlardan da anladığımız kadarıyla Kadir gecesi vesilesiyle niyetlerimizi tekrar gözden geçirme imkanı bulabilirsek hatalı olduğumuz bir çok konuyu düzeltme imkanına da sahip olmuş oluruz.
Kadir Gecesi’ne özgü bir ibâdet yoktur. Kadir gecesini ihya etmek için Peygamberimizin de son on günde araştırılması tavsiyesine de uyarak en azından içinde bulunduğumuz bu son günlerde;
-Yatsı, teravih ve sabah namazlarını cemaatle kılmaya özen göstermeliyiz. Zira Hz.Peygamber (s.a.v) “Yatsıyı cemaatle eda eden kişi gecenin ilk yarısını, sabahı cemaatle eda eden de diğer yarısını ihya etmiş olur” buyurmuştur.
-Gece sahura kalktığımızda en azından iki rekat teheccüt namazı kılmalı,
-Mümkün olduğu kadar manası ile beraber Kur’an-ı Kerim okumalı,
-Bol bol sadaka vermeli,
-Mümkün olduğu kadar kaza namazı kılmalı,
-Özellikle ‘Kebâir’ dediğimiz büyük günahlarımızdan tevbe etmeli,
-En az yüzer defa Salavât-ı Şerife getirerek aşağıda örnek olarak verdiğimiz bazı tespihleri çekmeliyiz.
“Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l mülkü ve lehü’l hamdü ve Hüve alâ külli şey’in Kadîr” ,
“Sübhânallâhi ve bihamdihî Sübhânallâhi’l Azîm” ,
“Lâ İlâhe İllallâhü’l-Halîmü’l-Kerim ve Sübhânallâhi Rabbi’l-Arş-il Azîm”
“Estağfirüllâh” , “Sübhânallâh” , “Elhamdülillâh” ve Allâhü Ekber” tespihlerini yüzer defa çekmek.
Bu vesileyle Kadir Gecesini gerçek manada ihya etmeye bizleri muvaffak kılmasını Rabbimden niyaz eder, ilçe halkımızın, milletimizin ve İslam âleminin Kadir Gecesini ve Ramazan bayramını şimdiden tebrik ederim. Rabbim bizleri kan ve gözyaşının olmadığı adaletin müslümanların eliyle sağlandığı bayramlara kavuştursun.
Hüseyin BAŞ – Pendik Müftüsü”